Küçüksu Kasrı
Küçüksu Kasrı ( Göksu Kasrı ), Üsküdar-Beykoz sahil yolu üzerinde, Anadolu Hisarı’nın(http://www.degisti.com/index.php/archives/139) güneyinde,Göksu(http://www.degisti.com/index.php/archives/4678) deresi ile Küçüksu deresi arasında yer alan kasırdır. Abdülmecit tarafından mimar Nigoğos Balyan’a yaptırılan kasrın inşaatı 1857’de tamamlanmıştır. Boğaziçi’nin(http://www.degisti.com/index.php/archives/511) biniş kasırlarından biri olan kasrın iç dekorasyonu,Viyana Operası’nın dekoratörü olan Sechan tarafından yapılmıştır.
Küçüksu Kasrı’nın bulunduğu yerleşimin tarihi,Bizans Dönemine dek inmektedir.Küçüksu ve çevresi,Osmanlılar Döneminde de ilgi çekmiş ve “Kandil Bahçesi” adıyla padişahların has bahçelerinden biri olarak kullanılmıştır.IV. Murat’ın da(1623-1640) burayı çok sevdiği ve “Gümüş Selvi” adını verdiği bilinmektedir.17.asırda çeşitli kaynaklarda “Bağçe-i Göksu” adıyla geçen bölgede,özellikle18. yüzyıldan başlayarak yoğun bir yapılaşma görülmektedir.
Sultan I. Mahmut döneminde (1730-1754), Divitdar Emin Mehmet Paşa, padişah için bu Hasbahçe’nin deniz kıyısına iki katlı ahşap bir saray yaptırmış;yapı 1751’de büyük bir törenle açılmıştır. III. Selim (1789-1807) ve II. Mahmut (1808-1839) dönemlerinde de, yapı onarılarak kullanılmıştır. Sultan Abdülmecit,(1839-1861),Dolmabahçe ve Ihlamur yapılarında uygulattığı yenilikleri, Küçüksu Kasrı’nda da uygulatmış; eski ve ahşap yapıyı yıktırarak yerine bugünkü kasrı yaptırmıştır. Yapı yüksek duvarlarla değil,dört yönde kapısı olan,döküm tekniğiyle yapılmış zarif demir parmaklıklarla çevrilmiştir.
Küçüksu Kasrı yığma tekniğiyle kargir olarak inşaa edilmiştir.Yüksek bir su basmanı üzerine iki katlı olan yapı,XIX. yüzyıl barok ve rokoko üsluplarını yansıtmaktadır. Kasrın bodrum katında kiler, mutfak ve hizmetli odaları, diğer iki katta ise geleneksel Türk evi planında;orta mekana açılan dörder oda yer almaktadır. Yapının alçı kabartma ve kalem işi süslemeli tavanları, İtalyan mermerinden yapılmış şömineleri, ince bir işçilik gösteren parkeleri, Artnoveu üslubunda mobilyaları dikkat çekmektedir.
Cephe mimarisinde ağır bir rokoko üslubu, yapının barok mimarisi ile birleşmektedir. Kasrın deniz cephesi üç bölüm halinde olup, orta bölümü düz, iki yandakiler ise dışbükeydir. Denize bakan pencerelerin önlerinde mermer parmaklıklar yer alır. Kasrın yan ve arka cephelerinde balkonlar mevcuttur. Üst katın bitiminde mermerden kısa bir duvar, çatıyı gizleyerek yapıyı çepeçevre dolanmaktadır.
Küçüksu Kasrı’nın cephe süslemeleri, Sultan Abdülaziz (1861–1876) döneminde elden geçirilerek zenginleştirilmiştir.
Atatürk’ün de ilgisini çeken yapılardan biri olmuştur; Küçüksu Kasrı. Ata’nın İstanbul’da olduğu zamanlar çalışma ve dinlenme amacıyla kasra gittiği bilinmektedir. Yapı, bir ara Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım’a tahsis edilmiş ancak Atatürk’ün emriyle bu karardan vazgeçilmiştir.
1970’li yıllara kadar devlet yöneticilerinin zaman zaman kullandıkları Küçüksu Kasrı, 1992 yılında başlatılan geniş çaplı bir restorasyon sonrasında 1996 yılında, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na bağlı bir müze olarak ziyarete açılmıştır.
Pazartesi ve Perşembe günleri dışında her gün ziyarete açık olan Küçüksu Kasrı’na giriş ücreti T.C vatandaşları için 2.5TL, yabancılar için 5TL’dir.
Adminden Not: Milli Saraylar internet sayfasında, kasrın “Cumhuriyet Dönemi’nde” bir süre devlet konuk evi olarak kullanılmış olduğunu belirtmekte. Bu ifadede bir yanlışlık var. Biz şu an Cumhuriyet Devleti değil miyiz? Cumhuriyet’in ilk yılları ya da erken Cumhuriyet dönemi ifadesi kullanılmalı bu gibi durumlarda…
Kaynakça:
Leave a Reply